On dakkalık nazar için
On saatlık nurlu bir yol
Rahman’ın rızası için
Ne aydınlık kutlu bir yol.
Gel dedi mi gitmek dosta,
Ne “işim çok”; ne “can hasta”;
Dost verince sırlı tasta
İçmek aşkla tatlı bir yol….
Ah kurbanım bir fırtına
Esti mi bir dağ sırtına….
Bakmadan bile ardına
Koşmak güzel mutlu bir yol
Günü aydın, gece parlak,
Yumar gözü, söker şafak.
Dosta bakan gözler ıslak,
Bu ne parlak, nurlu bir yol.
Yollar uzar, dost yaklaşır;
Bu yola özlem yaraşır,
Sırt dönerse yol karışır,
Ne cilveli sırlı bir yol
Yedim Gavsımın balını
Bitti şeytanın çalımı.
Gider salını salını,
Dost yürüyor nurlu bir yol
İstemeden bulmak orda
Gönül bir acaip korda,
Aklım kaldı da bir zorda,
Ahu zarda karlı bir yol
Sev dedi ki sevmek gerek
Gönül ister hep sevilmek
Aşkı örmek ilmek ilmek
Dosta doğru tatlı bir yol
Evde bayram, köyde bayram;
Gül kokusu buram buram
Gördüm ki gelince sıram
Yoğu yoktur, varlı bir yol.
Her mevsim bahardır burda
Çiçekten güle hatır burda
Bülbül öter şakır burda
Uçar dosta kutlu bir yol
Aşktır burda zoru seçmek
Deryalardan kuru geçmek
Haramlara körü seçmek
Ne aydınlık tatlı bir yol.
Kuru soğanın bal olduğu
Kara üzümün al olduğu
Ümmiye ilm-i hal olduğu
Ne aydınlık nurlu bir yol.
Hasret kaldığın yerlere
Ulaştırır Peygambere,
Kalmaz kalpte yara, bere
Şifa dolu sırlı bir yol.
Türlü keramet gösterir,
Buzuldaki kalpler erir,
Uzaklaşmak dehşet verir,
Hem kolay hem zorlu bir yol.
Bu kapı bir kutlu kapı,
Arşa kadar uzar çapı;
Tane olur ekin sapı
Bu apaçık kutlu bir yol
09/01/2011
EMİN UĞUZ